aLeXDe SouZa:“Avrupa’da iyiydik, Türkiye’de seviyemizin altında kaldık”
05 Haziran 2008 Perşembe
Kaptanımız Alex de Souza, Brezilya'da FB TV ve Fenerbahçe Dergisi'ne yaptığı açıklamalarda futbola nasıl başladığı, idollerinin ne olduğu, Fenerbahçe'ye transfer hikayesi, yatırımlarını, gelecekle ilgili planları, Brezilya'daki Fenerbahçe etkisi, Türk Milli Takımı'nın Euro 2008'deki şansı ve Fenerbahçe açısından geçtiğimiz sezonun değerlendirmesi konularında düşüncelerini dile getirdi. Alex, "Fenerbahçe geçen sene Avrupa seviyesinde gayet iyi bir performans gösterdi diyebiliriz. Türkiye'de de seviyemizin altında kaldığımızı söyleyebiliriz. Çünkü, takımımızın seviyesine ve kalitesine baktığımız zaman bizim elbette ki şampiyon olmamız gerekiyordu" dedi.
Türkiye'den Brezilya'ya giden FB TV ve Fenerbahçe Dergisi ekibinin rotasında ilk olarak, Kaptanımız Alex de Souza'nın yakınları ve arkadaşlarının yaşadığı, Alex'in ailesiyle birlikte tatilini geçirdiği, doğduğu ve büyüdüğü şehir Curitiba vardı. Alex; büyük kızı Maria'nın doğum günü nedeniyle düzenlediği, eşi Daianne ve küçük kızı Antonia ile birlikte akrabaları, arkadaşları, takım arkadaşı oyuncumuz Maldonado ve Takımımızın Rolfing ve Egzersiz Uzmanı Eurico de Campos'un katıldığı doğum günü partisinin ardından, altyapısında futbola başladığı Coritiba Futbol Kulübü'nün sahası Major Antonio Couto Pereira'da, ekibimizden Yasir Kaya'nın sorularını cevaplandırdı.
ZİCO, TOSTAO, PACHEQUİNHO İDOLLERİMDİ
Özel yaşamından, geleceğine ve Fenerbahçe'nin sezon değerlendirmesine kadar bir çok konuda görüşlerini dile getiren Alex, ekibimizin, Türkiye'den yaşadığı şehre gelerek kendisini şereflendirdiğini ifade ederek sözlerine başladı. İlk olarak futbola nasıl başladığını anlatan Alex "Tüm Brezilyalılar gibi ben de sokakta oynamaya başladım. Sokakta maçlar yapıyordum. 8 yaşına geldiğimde de bir arkadaşım benim seçmelere girmem gerektiğini söyledi. Seçmelere girdim, kazandım. Coritiba'nın ufak takımında oynamaya başladım. 8 yaşımdan 19 yaşıma kadar bu kulübün içerisinde bulundum. Ondan sonra her şey benim için olumlu bir şekilde gelişti. Futbola çoğu Brezilyalı gibi evde ve sokakta futbol oynayarak başladım. Futbola ilk başladığım zamanlarda benim idolum Zico'ydu. Zico'nun yaptıklarına bakıp, onları taklit etmeye çalışıyordum. Daha sonra, takıma girdikten ve oynamaya başladıktan sonra, takım içinde olan oyuncuları bir şekilde örnek almaya başlıyorsunuz. Tostao vardı onu örnek alıyordum. Daha sonra sürekli maçlara gittiğim zamanlarda, profesyonel takımı tribünlerden izlerken takip ettiğim oyuncular vardı. Pachequinho vardı ki, o da bu kulübün önemli futbolcularından birisidir. Bu oyuncular benim örnek aldığım futbolculardı" diye konuştu.
EN İYİ SEÇİMİM FENERBAHÇE OLMUŞ
Kariyerinin başlarında Avrupa'ya transfer olma gibi bir hayali olup olmadığı yolundaki soru karşısında ise Alex, "Futbol oynamaya başladığım zamanlarda böyle bir düşünce kafamdan bile geçmiyordu. Özellikle oynamaya başladığım yıllarda bir gün Coritiba'nın formasını giymeyi hayal ediyordum. Sürekli kafamda bu vardı. Açıkçası salon futbolunu daha çok seviyordum ve salon futbolu oynamaktan daha çok zevk alıyordum. Fakat bir gün böyle profesyonel bir şekilde futbol oynayacağım, 13-14 yaşlarına gelince Milli Takıma gideceğim ve başarılı olup Avrupa'ya transfer olacağım hiç aklımın ucundan bile geçmezdi. Gençken kafamdan geçen düşünce, 'Acaba ben bir gün bu takımda oynayabilecek miyim?' şeklindeydi. Daha yükseğini hiçbir şekilde hayal etmemiştim. Her şey kendiliğinden gelişti" diye konuştu. Türkiye'den ve Fenerbahçe'den ilk teklif aldığında neler düşündüğü konusunda ise Alex, "Ben Türkiye'den, Fenerbahçe'den aldığım zaman 26 yaşındaydım. Buradaki hedeflerimi tamamlamıştım. Brezilya'da belli bir düzeye gelmiştim. Palmeiras'ta diğer kulüplerde aynı şekilde başarılar ve şampiyonluklar elde etmiştim. Brezilya Milli Takımı'na seçildikten, teklif geldikten sonra da oldukça ilginç buldum ve olumlu karşıladım. Daha sonra da her şey benim için olumlu gelişti. Kulübün hedeflerini fark ettim. Transfer olacağı zaman da Mahmut ve Hakan bey geldiler ve bana kulübün hedeflerini yapmak istediklerini bana anlattılar. Ondan sonra da Fenerbahçe'ye imza attım ve her şey benim için olumlu şekilde gelişti. Geriye dönüp baktığımda kesinlikle her şey benim için olumlu. İyi ki Fenerbahçe'ye gelmişim diyorum. 4 sene önce teklifi aldığımda da olumlu karşılamıştım. 4 sene sonra geriye dönüp baktığımda da en iyi seçimimi Fenerbahçe'ye gelmekle yapmışım diyebilirim" diye konuştu.
YAŞAMAK İSTEDİĞİM YER CURITIBA
Bir gün Coritiba'ya geri dönüp futbolu burada bırakmak gibi bir düşüncesi olup olmadığı sorulduğunda ise Alex, "Benim de bir çok futbolcunun olduğu gibi böyle bir düşüncem var. Ben de kariyerime başladığım, futbola ilk adımlarımı attığım yerde bitirmek istiyorum. Özellikle kariyerimin son iki senesinde, iyi bir seviyede, bu kulüpte, ailemin yakınında, kendi ülkem ve şehrimde, tabii ki Avrupa'daki hedeflerimi başarıp, tamamlayıp belli bir seviyeye geldikten sonra sonra, buraya dönüp kariyerimin son iki senesinde burada oynayıp, burada bitirmek istiyorum. Kesinlikle burada hayatıma burada devam ettirmek istiyorum. Şu anda kendime bir ev yaptırıyorum. Ailem burada. Ben burada doğdum büyüdüm. Aynı şekilde eşim ve ailesi de burada. Tüm ailem ve tanıdıklarım burada. Futboldan sonra ne yapacağımı bilmiyorum. Henüz onu planlamadım fakat yaşamak istediğim yer burası" diye konuştu.
Alex, başarısında ailesinin katkısı sorulduğunda ise, "Ailem benim her şeyim. Çünkü, her şey bittikten sonra geriye kalacak olan yine ailedir. Bir gün futbol bitecek. Bir gün ben gollerimi atmayı bitireceğim. Bir gün eleştiriler de bitecek. Geride kalan, sizin yanınızda sizi sevenler olacaktır. Eşimle birlikte yaşlanacağız. Ailem, çocuklarım benimle birlikte büyüyecek. Bir gün futbol ve onunla birlikte gelenler bitecek, fakat ailemiz ve bizi sevenler her zaman yanımızda kalacak" diye yanıt verdi.
ELİ SIKI BİRİYİM
Alex, yatırımlarını nasıl değerlendirdiği, eli sıkı biri olup olmadığı yolundaki soruları ise, "Ben kesinlikle eli sıkı biriyim. Çünkü, geçmiş zamanlarıma baktığımda, elbetteki ailemle birlikte yaşadığım yıllarda benim hiçbir şeyim eksik olmuyordu. Fakat maddi yönden bakıldığında, pek de güçlü bir aile değildik. Bunlara ve şu anda yaşadığımız hayata bakarak, bizim bir şekilde ileriyi de düşünmemiz gerekiyor. Çünkü, hayat uzundur. Şu anda para kazanıyoruz ve bunu iyi bir şekilde değerlendirmeniz gerekiyor ailemizle birlikte. O yüzden geçmiş zamanları da dikkate alarak, şu anda yaşadığımız iyi düzeyli hayatı sürdürebilmek için iyi yerlere yatırım yapmanız gerekiyor. Bunu bir şekilde korunmalıyız. Çok fazla savuramayız. Ben de bunu yapıyorum" diye konuştu.
FENERBAHÇE ETKİSİ BREZİLYA SOKAKLARINDA
Alex, Fenerbahçe'nin Brezilya'da tanınırlığının nasıl olduğu ve Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek finale yükselmesinin Fenerbahçe'nin Brezilya'daki tanınırlığına nasıl etki ettiği yolundaki soruları ise, "Şampiyonlar Ligi'nde Fenerbahçe'nin bu sene gösterdiği performans, Fenerbahçe'nin buradaki ününe ün kattı. Ben burada Curutiba'da ve Sao Paulo'da Fenerbahçe forması giyen insanlar gördükçe, tatmin ve açıkçası mutlu oldum. Çünkü Fenerbahçe'nin bu sene Şampiyonlar Ligi'nde göstermiş olduğu performans nedeniyle hem Türk futbolu, hem taraftarının takımına olan bağlılığı tanındı, hem de ne kadar iyi bir takım olduğu bilindi. Bunun olumlu etkisini Brezilya sokaklarında görmek, bu takımın bir parçası olarak beni de mutlu etti" diye yanıtladı.
ŞAMPİYON OLMALIYDIK
Geçen sezonun değerlendirmesini de yapan Alex, "Fenerbahçe geçen sene Avrupa seviyesinde gayet iyi bir performans gösterdi diyebiliriz Türkiye'de de seviyemizin altında kaldığımızı söyleyebiliriz. Çünkü, takımımızın seviyesine ve kalitesine baktığımız zaman bizim elbette ki şampiyon olmamız gerekiyordu. Fakat özellikle sezon başında ve bazı maçlarda kaybetmememiz gereken puanlar, sonlarda bizim onları aramamıza neden oldu. Fakat biz bu seneden dersler çıkarmalıyız. Avrupa'da iyi bir performans gösterdik. Türkiye Ligi'nde de benzer bir hikayeyi yeniden tekrarlamamak için işimize daha iyi sarılmalı ve dersler çıkarmalıyız" dedi.
HEDEFİMİZ HER KULVARDA BAŞARI
Alex gelecek sezonla ilgili planları konusunda ise, "Hedeflerimiz aynı şekilde yüksek olmaya devam edecek. Gerek Türkiye'de, gerekse Avrupa'da, hem çalışarak, hem de hedeflerimizi bilerek, bu hedeflerimize yürümemiz gerekiyor. Hedeflerimiz ise aynı. Yani her girdiğimiz kulvarda başarı" diye konuştu.
FENERBAHÇE İSTEDİĞİ SÜRECE FENERBAHÇE'DEYİM
Kendi ülkesi ve şehrinde gününü ailesi ve arkadaşlarıyla birlikte geçirdiğini söyleyen Alex, "Uzakta olduğumuz 11 ayı bu 1 aya sıkıştırmaya çalışıyoruz" dedi. Alex Türkiye'de ve Brezilya'dayken en çok neyi özlediği yolundaki soruya ise, "Brezilya'da olduğum zamanlarda Türkiye'deki günlük yaşantımı özlüyorum. Çünkü, hayatım ve düzenim şu anda Türkiye'de. Burada olduğum zamanlarda o düzeni özlüyorum açıkçası. Buraya tatil için geliyoruz. Türkiye'de olduğum zaman ise, Brezilya'da da Türkiye'de olan imkanlarımı yaşatmak gerek diye içimde bir özlem kuruyorum" şeklinde yanıt veren Alex, ancak futbolu bıraktıktan sonra Türkiye'de yaşamını sürdürmek gibi bir düşüncesinin olmadığını, yaşantısına Curitiba'da devam edeceğini yineleyerek, "Türkiye'ye, Türk insanına, İstanbul'a, Fenerbahçe'ye bayılıyorum, hayranlık duyuyorum. Fakat bu kesinlikle kafamda karar aldığım bir konu ki, yaşantıma burada devam edeceğim. Futbol yaşantım boyunca ve Fenerbahçe bana dayanabildiği sürece de Fenerbahçe'de kalmak istiyorum. Bir gün gelir de Fenerbahçe 'Alex'le olmaz, artık devam etmez' dediği anda da buraya gelip, futbolu bıraktığımda da yaşantıma burada devam edeceğim" diye konuştu. Alex, çocuklarının geleceği konusundaki düşüncelerini anlatırken ise, "Çocuklarımın eğitimlerini Türkiye'de, İstanbul'da almaları, büyümeleri harika. Futbol oynadığım süre içerisinde, kalabildiğim en uzun süre Türkiye'de kalmak, kızlarım ve onların eğitimleri açısından da gayet olumlu diye düşünüyorum" diye konuştu. Alex; sahada kaptanın kendisi, ama evde kaptanın eşi olduğunu belirterek, "Evde emirleri veren sadece o. Evde ben emirleri ondan alıyorum" diye konuştu.
BAŞKANIMIZA SABIR DİLİYORUM
Alex Curitiba'dan Fenerbahçe taraftarlarımıza ve Başkanımız Aziz Yıldırım'a vermek istediği mesajlar sorulduğunda ise, "Taraftarımızın beklentisi olduğunu biliyoruz. Her zamanki gibi, sezona başladığımız zaman, Türkiye içinde ve Avrupa'da hedeflerimiz olacak. Bunlar taraftarların değişmez beklentileridir. Bizim de Türkiye liginde ne olursa olsun şampiyonluğa ulaşmamız gerekiyor. Buna ulaşacak gücümüzün de olduğunu biliyoruz. Sadece çalışmamız gerekiyor. Avrupa için de limitlerimizi zorlayacağız ve gidebileceğimiz en iye yere, en üst seviyeye kadar çıkmaya çalışacağız. Başkanımıza da Allah'tan sabır diliyorum. Çünkü koskoca bir camianın sorumluluğunu üzerine yüklenmek, herkesin tatil yaptığı günlerde çalışmak ve takımın gelecek sezon için hazırlanmasını kolay değil. Şu anda takım için en iyisini yapmaya çalıştığını biliyoruz. Bir takımın sezon başında tüm güçleriyle hazır olması önemlidir. Biz de biliyoruz ki, Başkanımız bunun için elinden gelen tüm mesaisini harcıyor" diye konuştu.
GRUP SIKINTILI AMA TÜRKİYE'NİN GÜCÜ VAR
Alex, Avrupa Şampiyonası ve bu şampiyonada Türkiye'nin şansı konusunda ise, "Grubuna baktığınızda, Türkiye'nin biraz zorlu ve sıkıntılı bir grupta ve zorlu takımlarla eşleşti diye düşünüyorum. Ancak futbolcuları ele aldığınız zaman Türkiye'nin çok kaliteli bir ekibi var. Yapmak istediklerini yaptığı takdirde, Türkiye'nin gruptan çıkacağına inanıyorum. Bunun için de ilk adımın, özellikle Portekiz'e karşı oynanacak ilk maç olduğunu düşünüyorum. Oradan çıkarılacak olumlu bir sonucun, ileri zamanlarda kupa içerisinde Türkiye'nin lehine olacağını ve iyi bir havaya sokacağını düşünüyorum. Sıkıntılı bir grup fakat Türkiye'nin bu sıkıntıyı aşacak gücü var" dedi.
GÖSTERİLEN SEVGİ VE ŞEFKATE TEŞEKKÜR EDERİM
Son olarakTürkçe'yi bir miktar anladığını fakat konuşmakta zorluklar çektiğini söyleyen Alex, "Fenerbahçe'de biraz daha kalırsam. Yani kalacağım süre uzarsa, o zaman dil konusuna önem vermeye, işleri kolaylaştırmak adına kendi kendime söz verdim" dedi. Alex, "Tüm Fenerbahçelilere ve Türkiye halkına, ben ve aile gösterdikleri sevgi ve şefkatten dolayı teşekkür etmek istiyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
DeiViD De SouZa:“Kupaları Fenerbahçe ile kaldırarak tarihe geçmek istiyorum”
08 Haziran 2008 Pazar
Türkiye'den Brezilya'ya giden FB TV ve Fenerbahçe Dergisi ekibinin son durağı oyuncumuz Deivid de Souza'nın San Jose'de bulunan teyzesinin evi oldu. Deivid Sao Paulo'ya yakın bir mesafede olan San Jose'de ekibimizi teyzesinin evinde ağırladı. Oyuncumuz, Fenerbahçe'de geçirdiği iki sezon arasındaki farkı, geçirdiği operasyonu, hayat felsefesini, futbola başlama öyküsünü, ailesiyle birlikte İstanbul'u ne kadar çok sevdiğini ve daha birçok şeyi ekibimize anlattı.
Yasir Kaya'nın sorularını yanıtlayan Deivid, Samet Güzel'in tercümanlığında Fenerbahçe taraftarının merak ettiği birçok ayrıntıyı anlattı.
KARİYERİME SALON FUTBOLUYLA BAŞLADIM
Brezilyalı oyuncumuz Deivid de Souza teyzesinin evinde yapılan röportajda futbola başlama hikayesini şöyle anlattı: "Futbola, 9 yaşındaydım salon futbolu ile başladım. Kendi büyüdüğüm şehrin takımında oynamaya başladım. İlerleyen zamanda Botafogo'ya transfer oldum. Salon futbolu yaşantıma Joinville'de devam ettim. Son olarak da Santos'da salon futbolu yaşantımı tamamladım. Santos'taki günlerim sayesinde şu andaki Deivid olabildim. Herkesin en parlak yaşadığı dönemler vardır, ben en parlak günlerimi Santos'da yaşadım. Öğrenimimi Santos'da gerçekleştirdim. Bu nedenle o günler benim için futbol yaşantımda önemli olan bir dönemdi."
Küçükken futbola başladığında kimleri örnek aldığı ile ilgili bir soruya Deivid, "Ronaldo futbol sahasında her zaman kendime örnek aldığım, onun gerçekleştirdiği şeyleri gerçekleştirmeye çalıştığım bir futbolcudur" dedi.
AİLEM BENİM AYNAMDIR
Tatilde bir gününün nasıl geçtiği sorusuna ise Deivid, "Tatilimi ailem ile geçiriyorum. Eşim, çocuklarım, eşimin ailesi, bacanağım ki, kendisi kardeşim gibidir, hep onlarla birlikteyim. Tatilimi bu şekilde değerlendiriyorum. Onlardan güç alıyorum. Onlar benim aynam gibidir. Zor zamanlarımda onlardan güç alıyorum, dert ortağım oluyorlar. Bu benim her zaman özlemini duyduğum bir şeydi. Çocukluğumda böyle bir ortamım çok fazla olmamıştı. Şu anda ise boş zamanlarımda ve tatil günlerimde eşimle, çocuklarımla, eşimin ailesiyle bir arada olmak beni çok mutlu ediyor. Bazen mutlu bazen de mutsuz günleriniz oluyor. Fakat yanınızda sevdiğiniz insanlar olduğu zaman zor günleri daha kolay atlatabiliyorsunuz." yanıtını verdi.
İLK SEZON KÖTÜYDÜM AMA İKİNCİ YIL HERKESE DEİVİD'İ GÖSTERDİM
İki sezondur Fenerbahçe'de görev alan oyuncumuz, bu iki yılı şöyle değerlendirdi: "Fenerbahçe'deki ilk sene benim için zorlu geçmişti. Portekiz gibi farklı futbol anlayışı olan bir ülkeden gelmiştim, ailemle birlikte gelmiştim. Çocuklarım küçüktü, sosyal ortamımız evimiz değişmişti. Başlarda bunlar insana zorluk yaratıyor ve ilk sene ben pek iyi değildim. Bundan da kimseyi sorumlu tutmanın doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü ilk yıl iyi değildim. Kendi tarzımı tam sergileyemedim ancak özellikle 2. senemde, geçtiğimiz sezon, gerçek Deivid'i gösterdiğime inanıyorum ve daha da fazlasını yapacağım. Şampiyonlar Ligi'ne baktığımız zaman takımımızın kritik gollerine imza attım. Attığım 2 tane gol, Şampiyonlar Ligi'nin en güzel golleri arasına girdi. Bunun dışında takımda en fazla gol atan oyunculardan biri oldum. Takıma, camiaya, taraftara, herkese mutluluklar vermek beni de çok mutlu etti. Beni en çok mutlu eden şey ise saha içerisinde kendi kimliğimi gösterebilmem oldu. Çünkü bir önceki sene bunu gösterememiştim. Ben bu noktada Zico'ya da çok teşekkür etmek istiyorum. O bana, çalışmama, kaliteme inandı ve sabrının sonucunda da ben en iyi cevabı sahada verdiğime inanıyorum. İlk yıl olmasa da ikinci yıl takıma yardımcı olduğuma inanıyorum."
Fenerbahçe'den ilk teklif geldiğinde verdiği tepkiyi ve düşüncelerini Deivid şöyle anlattı: "Fenerbahçe'den transfer teklifi aldığım zaman çok mutlu olmuştum. Alex beni aramıştı. Fenerbahçe ile ilgili ön bilgim zaten vardı. Başarılar yaşayabileceğim bir kulüp olduğunu biliyordum. Şu anki 2 senelik periyodum sonucunda da burada olmaktan gayet mutluyum."
SENEYE ŞU ANDAKİNDEN DAHA İYİ BİR NOKTADA OLACAĞIZ
Geçtiğimiz sezon Şampiyonlar Ligi'nde takımımızın aldığı başarının Brezilya'da kendisi için nasıl yankı bulduğu ile ilgili olarak konuşan Deivid de Souza; "Brezilya'da zaten belirli bir futbol geçmişim var. İnsanlar beni burada oynadığım futbol ve başarılarım ile tanıyorlar. Ancak Şampiyonlar Ligi arenası çok daha farklı bir arena ve burada elde ettiğiniz başarılar çok daha farklı bir biçimde değerlendiriliyor. Şampiyonlar Ligi'nde attığım 5 gole baktığınızda da bunların hepsi önemli zamanlarda atılmış olan gollerdi ve takıma da çok yararı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle buradaki insanların bana olan tepkisi gerçekten çok olumlu oldu. Hedefler hiçbir zaman bitmez. Şu ana kadar katılmış olduğum kupalarda çeşitli başarılarım var, gol krallıklarım var, bir sürü kupa kaldırdım fakat her zaman yapabileceğiniz daha iyi şeyler vardır. Seneye de bu sene gelmiş olduğumuz noktadan çok daha iyi yerlere gelebilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız." dedi.
GÖZÜMDEKİ KİTLEYİ BİR OPERASYONLA ALDIRDIM
Deivid gözündeki kızarıklığın nedenini ise şöyle anlattı: "Bir operasyon geçirdim. Gözümden gözbebeğime doğru ilerleyen bir kitle vardı. Küçük bir operasyon yapılarak alındı. Bu nedenle gözüm kızardı."
ŞAMPİYONLUK GALATASARAY MAÇINDA DEĞİL YIL İÇİNDE YİTİRİLEN PUANLARDAN KAYBEDİLDİ
Fenerbahçemizin şampiyonluğu kaybetmesi ile ilgili olarak "Nerede hata yapıldı? Herkes gereken dersi aldı mı" sorusuna Deivid, "Biz bu sene şampiyonluğu özel olarak Galatasaray maçında kaybetmedik. Sene içerisinde kaybetmiş olduğumuz puanlardan ötürü kaybettik. Bursaspor, Ankaragücü, Ankaraspor, Ç.Rizespor, Manisa gibi maçlar puan kaybetmeyeceğimiz maçlardı. Ancak öyle bir duruma geldi ki sene sonunda hiçbir maçı kaybetmememiz gereken bir duruma geldik. Dolayısıyla puan kaybedince de şampiyonluğu yitirdik. Hepimiz çok üzüldük ama geçmişe bakarak bir şey elde edemezsiniz, geleceğe bakmanız gerek. Planlamamızı buna göre yapmalıyız. Bu sene aldığımız dersleri önümüzdeki sene içerisinde uygulamamız gerekiyor. Bu sene Şampiyonlar Ligi hedefimiz o kadar büyüktü ki Türkiye Ligi belki de biraz geride kaldı diyebiliriz. Bu da bizim için bir ders olmuştur, önümüzdeki sene Şampiyonlar Ligi kadar Türkiye Ligi'nde de başarılı olmak bizim için bir şart olmuştur" yanıtını verdi.
Deivid, sezon boyunca kendisini mutlu eden ve mutsuz eden şeyler ile ilgili olarak ise "Geçen sene içerisinde beni en fazla üzen nokta Galatasaray'a karşı kaybettiğimiz maç ve ardından giden şampiyonluk oldu. Bunun haricinde Chelsea'ye karşı kazandığımız maç da beni en çok mutlu eden andı diyebilirim. Galibiyet golünü atmak ise benim için ayrı bir mutluluktu" diye konuştu.
TARAFTARIMIZ BİZE GÜVENMEYE DEVAM ETSİN
Oyuncumuz taraftarımızla ilgili olarak ise "Taraftarımız desteğini bizden hiçbir zaman esirgemedi. Biz de kendilerinden bu desteklerinin ve güvenlerinin devamını istiyoruz. Başkanımız ise her koşulda bize karşı duyduğu güveni belli etti. Bu sene kendisine Şampiyonlar Ligi'ndeki başarılarımızın yanında Türkiye Ligi Şampiyonluğunu da vermek isterdik fakat biz futbolcular olarak bu sene bunu gerçekleştiremedik. Önümüzdeki sene bunları gerçekleştirmek için elimizden geleni yapacağız" diye konuştu.
TARİHE GEÇMEK İSTİYORUM
Brezilyalı oyuncumuz hayata dair hedefleri ve planlarını ise şöyle anlattı. "Geleceğimle ilgili yorumlarda bulunurken şu anki futbol yaşantıma bakıyorum. Futbolu bıraktıktan sonra ailem ile birlikte Brezilya'da yaşamayı düşünüyorum. Teknik direktör olma planlarım var fakat bunu olacağım diye söylemiyorum, olamazsam sözümde durmamış olurum, Tanrı'nın eline bırakmak gerek, tohumları atarız ardından gelenleri de hep beraber görürüz. Benim hedeflerim arasında da 8 sene daha futbol oynamak var. Fenerbahçe ile 1 senelik daha kontratım var. Fenerbahçe'yle başarılar kazanmak istiyorum, Fenerbahçe forması altında Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırmak istiyorum. Türkiye Ligi şampiyonluğu yaşamak istiyorum. Kulübün uzun bir zamandır kazanamadığı Türkiye Kupası'nı kaldırmak istiyorum ve kulüp tarihine geçmek istiyorum. Bunların hepsi benim hedeflerim arasında. Sonrasında ailemle birlikte Brezilya'ya dönüp orada yaşayacağım."
EMRE'NİN ARAMIZA KATILMASI MUTLULUK VERİCİ
Emre Belözoğlu'nun Fenerbahçemize transferi ile ilgili Deivid şu yorumu yaptı: "Emre Belözoğlu'nun ne kadar kaliteli bir oyuncu olduğunu biliyorum. Bu zaten geçmişinde kazanmış olduğu başarılardan belli. O da Türkiye Kupası ve Şampiyonlar Ligi'nde bizimle birlikte ter dökecek arkadaşlarımızdan biri olacak. Ona hoşgeldin diyorum ve çok başarılı olmasını diliyorum."
MİLLİ TAKIM MAÇLARINI KAÇIRMAYACAĞIM
Milli takımımızın Euro 2008'de neler yapabileceğini ve Deivid'in neler umduğu sorusuna ise oyuncumuz "Türk milli takımının hiçbir maçını kaçırmayacağım. Hepsini televizyon başında izlemek istiyorum. Kendimi ona göre programladım. Türkiye'nin en ileri seviyeye çıkabilecek gücü var, buna inanıyorum. Bunun dışında da çok yakın arkadaşım olan Mehmet Aurelio'yu da Türk milli takım forması içinde büyük bir gururla izleyeceğim" dedi.
BREZİLYA'DAYKEN İSTANBUL'U İSTANBUL'DAYKEN BREZİLYA'YI ÖZLÜYORUZ
Brezilya'dayken Türkiye'de özlediği bir şey olup olmadığı sorusuna Deivid de Souza, "Türkiye'deyken bir zaman sonra Brezilya özlemi eşimle bizi sarıyor. Brezilya'ya geldikten en fazla 15 gün sonra ise bu sefer de çok yoğun bir Türkiye ve İstanbul özlemi çekiyoruz. Geriye dönüp baktığımız zaman şu ana dek bizim en çok adapte olduğumuz yer İstanbul ve Türkiye diyebilirim. İnsanların sıcaklığı, taraftarın sıcaklığı, takım içerisindeki ortam, şakalaşmalarımız, uyumumuz, taraftarımıza mutluluklar yaşatmak, bunların hepsi benim özlemini çektiğim şeyler. Başarı her zaman özlemini çektiğiniz bir şeydir. Biz eşimle daha önceleri de bir çok yerde bulunduk. Ancak şu ana kadar uzaklaştığımız zaman en fazla özlemini çektiğimiz yer İstanbul, Türkiye. Çok yakın bir zamanda ayın 23'ünde çalışmalarımız başlıyor. Çalışmalarımıza başladığımız zaman Fenerbahçe'deki o güzel ortam ve devamı gelecektir diye düşünüyorum. İstanbul'daki yaşantımı özlüyorum" dedi.
Yatırımlarını nasıl değerlendirdiği ile ilgili bir soruya oyuncumuz "Finansal konularda bana yardımcı olan bir akrabam var. O benim için gerekli olan yatırımları yapıyor" yanıtını verdi.
SAĞLIK OLDUKTAN SONRA MUTLU OLMAMAK İÇİN BİR NEDEN YOK
Hiperaktif bir yapısı olması ile ilgili olarak Deivid, "Mutluluk ve neşe hayat içerisinde olmazsa olmaz şeyler. Bunlardan önce gelen şey ise sağlık. Eğer sağlıklıysanız, mutlu olmak için bir nedeniniz var demektir. Çok şükür ki sağlığım yerinde ve açıkçası ben neşeli olmayı, insanları eğlendirmeyi, onları güldürmeyi çok seviyorum. Bu hayatta belli bir süre varız, öldükten sonra burada kazandığımız ve sahip olduğumuz her şey geride kalacak. Ben bu nedenle yaşadığınız süre içerisinde sağlığınız yerindeyse neşeli olarak kendinizi ve çevrenizi mutlu etmeyi hayat felsefem olarak benimsedim" yorumlarını yaptı.
RoBeRTo CaRLoS:O, Türkiye'ye gelen en büyük yıldız... O, tüm dünyanın tanıdığı bir isim... O, şimdi hem Fenerbahçeli, hem de FANATİK...
11.06.2007
Roberto Carlos maceramız pek hoş başlamamıştı bildiğiniz gibi... Röportaj yapmak için evine doğru yol alırken, İstanbul’dan menaceri Pasaliç’e gelen bir telefon tüm umutlarımızı yitirmemize yol açmıştı. Ama pes etmedik. Etmedik ve başardık...
Maceramızı özetlersek;
Evine gidemeyince Real Madrid Kulübü’ne gittik. Roberto Carlos elimizde Fenerbahçe formasını ve Fanatik Gazetesi’ni görünce arabasıyla ters yola girip kaçtı. Duvara giriyordu resmen. Onu bu kadar korkutan neydi? Tabii ki İstanbul’dan gelen bir telefon.
Daha sonra Zaragoza’ya giderlerken havaalanında yakalamak istedik. Arkadaşımın bir dostu Carlos’un yakınıydı ve sayesinde bağlantı kurmuştuk. Ama orada da yakalayamadık. Israra devam ettik. Real uçakla, biz karayoluyla Zaragoza’ya.
6 saatlik bir aradan sonra La Romareda’ya giriş yapıyoruz. 2-1’lik Fenerbahçe UEFA Kupası maçı için daha önce gelmiştim buraya. Kapıda büyük bir sürprizle karşılaşıyoruz ve akreditasyonumuz olmadığı için giremeyeceğimizi söylüyorlar. Ama Fenerbahçe maçına geldiğimizde tanıştığım basın sorumlusu yardım ediyor, varmış gibi bizi içeri sokuyor.
Çok açık söylüyorum, Sayın Aziz Yıldırım’a İspanyol basını gibi basın lazım. İnanın saha içine giriyorlar, futbolcunun dibine sokuluyorlar, radyocular zaten afet. Helguera ve Emerson sohbet ediyor, ağızlarına mikrofonu sokuyorlar. Düşünsenize dünyanın en büyük takımlarından Real Madrid.
Ve filmin koptuğu an. Roberto Carlos soyunma odası koridorlarından ısınmaya çıkıyor. Kendimi tanıtıyorum ve arkadaşının ismini veriyorum, tokalaşıyoruz. Maç sonunda görüşmek üzere...
Takımın ağabeyi Carlos
Isınıyor efsane. Tribünler ayakta, Zaragozalılar kombineleri sezonluk fiyata tek maç için Madridliler’e satmışlar. Yıkılıyor ortalık. Çember oluşturmuş Realliler ve kültür fizik yapıyorlar. İnanın neredeyse ortalarındayım, onlarla birlikte hareket yapacağım. Çünkü diğer gazeteciler de ortalarında. Carlos bağırıyor, arkadaşlarını gazlıyor. Raul de destek veriyor. Carlos resmen takımın ağabeyi. Raul onun gölgesinde kalıyor. Öyle istekli çalışıyor ki, görmeliydiniz.
Maç başladı, Real Madrid takım olarak kötüydü. Dolayısıyla Roberto Carlos’un da performansı iç açıcı değildi. İlk yarıda 1 orta ve 1 şutu vardı ki ikisi de isabetsizdi. Fakat öyle hızlı bir oyuncu ki, sizlere anlatmaya tabii ki gerek yok. Zaragozalı Pique’yi resmen dağıttı. Ama Pique’nin arkadaşı Milito da 2. yarıda bu hareketlerin öcünü Roberto’dan aldı, bir sağa bir sola yatırdı Brezilyalı’yı ve golü attı. Carlos önümdeydi saha içinde ve tüm arkadaşları yıkılmışken, O dimdik ayaktaydı. 63’te skoru 2-1 yapan golden sonra saha içindeki yerimizi değiştirdik ve Carlos’un kanadında Zaragoza sahası tarafına geçtik. Yani kale arkasında değil, taç çizgisinin arkasındaydık, böylece Carlos’un ortalarını bindirmelerini daha yakın görecektik.
72 ve 86’da öyle 2 atak kesti ki takımını ipten aldı. Abartmayayım ama önümden her geçtiğinde öyle bir hızla geçiyordu ki neredeyse rüzgarı yüzümüze çarpıyordu. Beckham’la konuşmalarını duyuyordum, taktikleşmelerini görüyordum. Ve kendi kendime “Fenerbahçe’nin anlaştığı adama bak” diyordum.
..Ve dakika 89
Carlos çizgiye iniyor. Tam arkasındayım ve yüzü kaleye dönük, hani Tuncay, Necati, Deivid, Kezman olsa kaleye vurur ama Carlos öyle klas bir pas çıkarıyor ki, Nistelrooy topu ağlara yuvarlıyor. İşte Madrid’i büyük ihtimalle şampiyonluğa taşıyacak gol.
O ne Carlos gol sevincini yaşıyor, bize doğru koşuyor. Kalksam karşılasam mı acaba? Gel Carlos gel. Fenerbahçe için gel. Yahu şaka maka bize geliyor. Yusuf Dursun Ağabey kaç kare bastı artık bilmiyorum ama maç sonrası görüntüler süperdi. Belki 10 kare fotoğraf var. Önümden tribünleri selamladı. Herkes çıldırıyordu.
Hep birlikte oturdular
Bakın federasyonun, kulüplerin, taraftarların kulaklarına küpe olsun. Bu kadar önemli bir maçta taraftarların arasında ne polis vardı ne koruma. Hep birlikte izlediler, her golde de tüm tribünler ayağa kalktı. Bundan daha güzellik olmaz. Kimse kimseye sataşmıyor, herkesin sevinci kendine.
Undiano Mallenco son düdüğü çalar çalmaz, ki Barcelona da Espanyol’u yenemediği için son haftaya kalan şampiyonluğu garanti gören Real Madridli futbolcular sevinmeye başladılar. Tüm kameramanlar ve radyocular saha içinde 1 kişiye koştular. Kime mi? Tabii ki Fenerbahçeli Carlos’a. Diğer futbolcular da onun yanındaydılar. Büyük ihtimalle NTV maç bittiğinde canlı yayını kestiği için izleyememişsinizdir.
‘Kameralar var formayı sakla!’
Baktım saha içine giren birkaç radyocu var biz de atladık Carlos’un yanına gittik. Çıkardım Fenerbahçe formasını, aldım elime de ona vereceğim 1. sayfası dolu dolu Roberto Carlos resimli Fanatik Gazetesi’ni yanında bittim. Real Madrid’in şampiyonluk sevincindeydim artık dönüşü yoktu. 1 sezonda benim gibi 2 şampiyonluk görmüş başka gazeteci var mıdır acaba? Carlos’la zıplıyoruz. Bir yandan da ağzından bir şeyler almak istiyorum. Fenerbahçe formasını elimde görünce, kilitlendi. Almakla almamak arasında tereddüt ettikten sonra, “Kameralar var. İstersen maç sonrası konuşalım ve fotoğraf çektirelim” dedi. “Tamam ama ya görüşemezsek ne yaparım ben. 2 gündür Madrid’de sana ulaşamadık” deyince, “Söz maç sonrası çıkışta görüşelim” dedi ve canlı yayında kameraların önünde şampiyonluk sevincini yaşarken Fanatik Gazetesi’nin 1. sayfasını inceledi. Hem röportaj yapıyor arada da sayfaya bakıyordu. Omzumu sıktı sevincini gösterircesine.
‘Ustalığımı pekiştireceğim’
Soyunma odasına giderken sordum, “Şampiyonluklara doydun, bu bir handikap mı?”, “Hayır” dedi ve ekledi; “Göreceksiniz, Fenerbahçe’yle ustalığımı pekiştireceğim.”
Tüylerim diken diken olmuştu bu lafından sonra ve duş aldıktan sonra maç sonrası görüşmek üzere sözleştik. Elimdeki Fanatik Gazetesi’ni de çıkışta vermemi istedi. “Ok”ledim ve dışarıda buluştuk.
O gelmeden önce, Emerson ve Guti’yle konuşma şansı buldum. Emerson, “Real Madrid böyle bir oyuncuyu yaşadı. Gerçekten ismi futboldan silinmeyecek” dedi. Yahu ben kimi soruyordum? Sonra Guti’nin lafı da vurucuydu, “Hepimize çok şey kattı. Sadece saha içinde onunla oynayanlara değil, izleyen futbolculara bile bir şeyler kattı”...
Bizimkiler ders almalı
Sonra Beckham geldi, açıkçası tüm Türk futbolcular bu adamlardan ders almalılar. Bir el hareketi yapıyorum Beckham yanıma geliyor. Düşünsenize bizim futbolcular derede boğuluyorlar ama havalarından geçilmiyor. Capello da aynı şekilde. Fotoğraf çektirdik ikisiyle de ama konuşmaya vakit olmadı. Çünkü tüm basın mensupları üzerlerine bindi.
İşte Roberto Carlos. Fenerbahçeli Carlos yanımızda. Hemen gazeteyi soruyor. 1. sayfaya bakarken “Pasaliç bana getirmişti gazetenizi fakat bakamamıştım. Gerçekten elinize sağlık” diyor. Gururlanıyoruz...
- Carlos bu kadar şampiyonluk yaşadın ve Fenerbahçe’ye geliyorsun şimdi...
- Evet şampiyondan şampiyona geliyorum. Ne kadar şanslıyım değil mi ben de 2 şampiyonluk yaşamış gibiyim.
- Bir türlü röportaj yapamadık...
- Evet ama kulüpten izin yok. Kesinlikle istemiyorlar.
- Peki maçı 1 hareketinle kopardın.
- Futbol takım oyunu. Herkes bir şeyler katar. Şampiyonluğa katkım olduysa çok mutlu olurum tabii ki.
- Fenerbahçe senin için ne anlam ifade ediyor şu anda?
- Gerçekten büyük hedefleri olduğunu anlattıkları ve inandığım için kabul ettim. Rahatlıkla başka yerlere gidebilirdim. Ama Roberto Carlos ismi Fenerbahçe ile daha da yükselirse çok şey ispatlamış olacağım.
- Heyecanın bitmemiş yani hâlâ
- Neden bitsin ki, ben profesyonelliği yaşamıma katmış birisiyim.
- Son olarak seni Türkiye’de bekleyen 20 milyon Fenerbahçeli’ye mesajını alayım.
- Ben onları onlar da beni merakla bekliyorlar. Yakında buluşmak üzere...
Ve elimi sıkıp gidiyor. Takımın otobüsüne bindikten sonra Beckham’ın yanına oturuyor ve beraber Fanatik Gazetesi’ni incelerlerken görüyoruz. İşte bundan büyük mutluluk yok bizler ve Fenerbahçeliler için. Sayın Aziz Yıldırım’a sitem etmiyorum, haklı yanları vardır ama bizi bu kadar uğraştırmanın da manasını anlayamıyorum.
Gazetecilik hayatım için inanılmaz bir gündü. Her birisi birbirinden yıldız ama Fenerbahçeli olduğu için midir bilinmez “O daha bir çifte yıldız”dı gözümde. Maçı kurtardı, Raul’den Robinho’ya Casillas’a kadar her birisi büyük saygı içindeydi O’na. Gözlerimle görmesem inanmazdım. 6 yıl önce de Carlos’la Münih’te röportaj yapmıştım. Ama o günle bugünkü Roberto arasında çok fark var.
Elimizde Fenerbahçe formasını gören bir taraftar “Yüreğimizi kopardınız” dedi. Evet gerçekten de öyle. Tribünlerin neredeyse yarısında Roberto Carlos forması vardı. Fenerbahçe belli ki yürüyor, bu Carlos’la daha da güzel olacak.
SeMıH SeNTuRK:Profesyonel Futbol A Takımımızın kaptanlarından Semih Şentürk Fenerbahçe Gazetesi'nin konuğu oldu.
Sevilla başarısı sonrasında yapılan röportajda Semih hayatını, Fenerbahçe'ye ilk gelişini, Fenerbahçe'nin kendisi için önemini özel hayatını ve gelecek ile ilgili planlarını anlattı.
- Dünyaca ünlü futbolcular ile beraber çalıştın ve aynı takımda forma giydin. Bunun sana faydaları oldu mu?
Takıma girdiğim zamandan beri Moldovan, Andersson, Revivo, Rapaiç, Boliç, Ortega, Van Hooijdonk, Anelka ve Washington'la aynı takımda forma giydim. Hepsiyle çalışmak bana ayrı bir tecrübe oldu. Saydığım oyuncuların da ayrı ayrı özelliklerinden kendime bir şeyler kattım.
- En çok hangi yıldızdan etkilendiğini söyleyebiliriz?
- Hepsinden diyebiliriz. Mesela Van Hooijdonk'un antrenmandan sonra yaptığı frikik çalışmaları yapıyordu. Ben de onun vuruş tekniklerine bakıyordum. Anelka'nın atletikliği ve kuvveti beni çok etkilemişti. Ortega kısa zaman takımımızda kalmıştı, fakat o zamanlar beraber aynı odada kalıyorduk. Anlaşabildiğimiz kadarıyla bana çok yardımcı olmuştu.
"Golcü çok süre aldığı zaman kendini daha iyi geliştirebilir" derler. Sen buna katılıyor musun?
- Kesinlikle çok doğru bir söz. Hem kaleci hem de forvet bir takımın önemli mevkileri. Ben kendi adıma diyebilirim ki; bu sene oynuyorum ve takıma her zamankinden daha fazla katkıda bulunuyorum. Her futbolcu oynamak ister. Yani bu orta saha da veya defansta fark etmez. Ama bir oyuncu oynadığı zaman kendini geliştirebiliyor. Oynamadığın zaman da eksikleri diğer oyunculardan daha fazla olduğu için ister istemez diğerlerinden geride kalıyorsunuz.
- Futbolda golcüler ve asistçiler arasında telepatik bağ olmalı. Eskilerden Cemil Turan ve Osman Arpacı, Rıdvan Dilmen ve Oğuz Çetin gibi… Sen ve Alex arasında da böyle bir bağ var mı?
- Alex ile daha önceden de tabii ki beraber oynadık ama bu sene daha fazla birlikte oynama şansı buluyoruz. Oyun zekası ve herkesten daha erken düşünme yeteneği olsun, Alex, şu anda Türkiye'de oynayan en iyi futbolcu. Ben de onun ne yapabileceğini hissedebiliyorum. Attığım gollerde onun çok büyük payı var. Maç sırasında bir pozisyonda içimden 'Topu arkaya atacak..' diyorum ve atıyor da. Sadece maçlar değil , antrenmanlarda da bu aynı şekilde… Sanki aramızda telepatik bir bağ var ve bunun üzerine çalışıyoruz. Benim açımdan böyle bir yetenek ile beraber çalışmak çok farklı bir zevk.
-Peki maç içinde Alex ile nasıl anlaşıyorsunuz? Senin Portekizce öğrenmen zor ama maç içindeki diyalogunuzu nasıl sağlıyorsunuz?
- İkimiz de İngilizce' yi aynı seviyede konuşabiliyor ve anlaşabiliyoruz. Kaldı ki o Türkçe bazı kelimeler de biliyor. Sorduğu zaman ben de ona bazı kelimeleri öğretiyorum
- Uzun süre yedek kaldığın zaman Fenerbahçe'den ayrılmayı hiç düşündün mü?
- Fenerbahçe'den tamamen ayrılmayı hiçbir zaman düşünmedim. Daum zamanında, oynamayıp kenarda oturduğumda geçen seneye kadar kiralık gitmeyi düşündüm. Çünkü daha önce konuştuğumuz gibi, 'Futbolcu oynayarak kendini geliştirebilir, oynamadığı zaman kendini geri atıyor. Ama şimdi baktığım zaman 'iyi ki gitmemişim' diyorum.
- Futbolcu olmasaydın ne olurdun?
- Ticaret Lisesi'nde muhasebe okuduğum için büyük bir ihtimalle muhasebeci olurdum. Babamın mesleği mobilyacılık. Belki de onu devam ettirebilirdim.
- Kendine örnek aldığın bir futbolcu var mı?
Futbola başladığımdan beri Van Basten'in video kasetlerini izliyordum. Onun vuruş stillerini hep kendime örnek almışımdır. Tanju Çolak'ın CD'lerini izliyorum. Hakan Şükür'ü ve Chelsea'li Drogba'yı çok beğenirim..
- Yaşadığın en büyük aşkın ile evlendiğini biliyoruz. Bir de yavrun oldu. Hayatındaki bu güzel olayların sana uğurlu geldiğine inanıyor musun?
- Hem eşim hem de yeni dünyaya gelen bebeğim bana çok uğurlu geldi. Tabii ki buna inanıyorum. Eşimle beş senedir birlikteliğimiz var. O her zaman iyi günümde kötü günümde destekçim oldu. Bir senede sadece iki maç oynadığım dönemlerde hep beni o ayakta tuttu. Beraber paylaştığımız evimizde devamlı sabırlı olmamı ve bir gün o şansın bana verileceğini söylüyordu. Nitekim de onun dileği gerçekleşti. Bu sene başında kızım doğduğunda da bize uğurlu geleceğini düşünüyorduk. Allah'a şükürler olsun, şu anda her şey iyiye gidiyor.
- Her gol attıktan sonra da baş parmağını emiyorsun…
- Daha önceden Avrupa liglerinde gol atıldığı çoğu zaman böyle enstantaneler görüyordum. Ben de inşallah bir gün çocuğum olursa, gol attığımda aynısını yapmak istiyordum. O dileğimi gerçekleştirdim diyebilirim. Kızım bana uğurlu geldiği için ben de attığım golleri bu şekilde ona armağan ediyorum.
- Maça çıkmadan önce bir uğurun var mı?
- Uğur denemez ama Samandıra tesislerinden stada doğru gelmeden önce bir Redbull içiyorum. Stada geldiğim zaman da sade bir kahve içmek benim için gelenek oldu.
- Senin için "Nöbetçi golcü" diyenlere bu sene gösterdiğin performans ile bir cevap mı veriyorsun?
- Bana, ' Nöbetçi golcü, ilk 11'e girdiği zaman bir şey yapamıyor' diyorlardı. Ben bu sene ilk 11 oynadığım 14 maçta, 11 gol attım ve gol krallığında birinci sıradayım. Son Sevilla maçında da hocam bana 60 dakika şans verdi. Ben oyuna girdikten sonra koşmasam, mücadele etmesem ve topa vurmasam neyime, benim kendi zararıma. Bir dahaki maçta beni oyuna, sonraki maçta kadroya bile almaz. Ben de kendimi iyi motive ediyorum. Zico beni oyuna girmem için kaldırdığında iyi ısınıyorum. Mesela ilk Sevilla maçında da aynısını yaptım ve oyuna girdiğimde Alex'in pasında köşeyi boş gördüm, golümü attım. Ben aslında 'Nöbetçi golcü' değil, 'Gerçek golcüyüm'..
- Şu an bunu konuşmak için erken tabi ama futbolu bıraktıktan sonra ne yapmak istersin, böyle bir şeyi düşündün mü hiç?
- Şu an için bunu hiç düşünmedim ama futboldan kopmayı hiç aklıma bile getirmiyorum açıkçası. Belki antrenörlük kursuna gidebilirim.
- Fenerbahçe'de oynamıyor ve Avrupa'ya gidecek olsan, hangi takıma veya ülkeye gitmek isterdin?
- Sezon başında bu konu ile ilgili çok spekülasyonlar oldu. Fenerbahçe'de sözleşmem devam ediyor ve sene sonunda bitecek. Benim her zaman olduğu gibi öncelikli tercihim Fenerbahçe ama her futbolcunun olduğu gibi benim de yurtdışı hedefim var. Burada gerçek performansımı daha yeni sergileyebiliyorum. Fakat bir gün yurtdışına gidersem, tercihimi İspanya'dan yana kullanmak isterim.
- Galatasaray maçında Servet ile girdiğin mücadele senin sakatlanmana neden oldu. Bir sonraki hafta da Sevilla maçı vardı. O maçta oynamama ihtimalini göz önünde bulundurduğumuzda, o anda neler hissettin?
- Galatasaray maçında olan bu sertlik saha içinde olabiliyor. Servet, daha önceden takım arkadaşımız ve onun sert oynadığını maçtan önce de biliyordum. Böyle sert girmesi ilk değil, daha önce bir lig maçında da benzeri oldu. Ben de maça daha temkinli çıktım. O pozisyonda kaleye bile yakın değildim. Doktorlarımızın söylediğine göre, ben darbe geldiğini fark ettiğim anda ayağımı kaldırmasam, kırılma veya bağlarda kopma yaşayacak ve 6 ile 8 ay arası sahalardan uzak kalacaktım. Yine de verilmiş sadakamız varmış….
- İlk Sevilla maçına girdiğinde gol atacağına inanıyor muydun?
- Benim eşimle aramda bu şekilde çok diyalog geçiyor. İki haftadır oynamıyordum ve oynayacağımı pek düşünmüyordum. Eşimle telefonda konuşurken bunu belirttim. Kendisi de bana, 'Hayır, maça sonradan gireceksin ve gol atacaksın' dedi. Ben de 'Eğer gol atarsam, dile benden ne dilersen !?..' dedim. Şimdi de ne yapacağımı bilemiyorum(gülüyor)….Ama akıllanıp son maç için böyle bir iddiaya girmedim!
- Takım içinde Kezman ile ilişkiniz nasıl?
- Benim eşim de Boşnak olduğu için onun dilinden biraz anlıyorum. Kejman iyi ve karakterli bir oyuncu gibi… Chelsea, Atletico Madrid ve PSV'de oynamasına rağmen, daha önce gelen yabancılar gibi öyle havalı bir futbolcu değil. Onun oynamadığı ve benim gol attığım maçlarda beni tebrik eden, arayan ve mesajlar atan çok sıcakkanlı biri. Sezon başında kendini tek forvet olarak yalnız hissettiğini söylemişti. Ancak şu anda takıma tamamen uyum sağlayabildiğini ve o yalnızlığını giderdiğini, gerçek performansını yakaladığını düşünüyorum. Şu anda ikimizde formdayız, bu da Zico ve Fenerbahçe için bu büyük bir şans..
- Kezman yalnız kaldığını düşündüğünde sen de ona destek oldun mu?
- Tabii ki onunla devamlı konuşuyoruz. Hocamız ikimizi de oynatabilir, tek forvette ben veya Kejman tek başına oynayabilir. Fenerbahçe'nin başarısı için biz buradayız ve herkesin bu yüzden iyi bir performans göstermesi gerektiğini düşünüyorum..
- Sen, Can, Volkan ve Gürhan Fenerbahçe altyapısından yetişmiş futbolcularsınız. "Fenerbahçe altyapısından oyuncu yetişmiyor" yorumlarını gerçekçi buluyor musun?
- Biz A takıma çıktığımız zaman çok büyük bir performans gösteriyorduk. Şimdi bizim PAF takımıyla yaptığımız maçlarda bakıyorum, sanki bizden korkuyorlar veya belki de psikolojik olarak etkileniyorlar. Ben o hırsı onlarda pek göremiyorum. Biz eskiden A takımla maç yaparken onları yenmek için sahaya çıkıyorduk. Kazandığımız maçlar bile olmuştur. Mustafa Denizli de biz kazandığımız için bir doksan dakika daha oynatıyordu. Şu anda altyapıda bir kalite var, yok demiyorum. Fakat bizimle oynadıkları maçlarda gerçek kapasitelerini yansıtmadıklarını düşünüyorum.
- Genç oyunculara destek olmak ve onlara yol göstermek için aklında yapmak istediğin bir şeyler var mı?
- Ben altyapılardaki oyuncular ile konuşmak ve onlara bu yolda ilerlerken nelerle karşılaşabileceklerini yani kısacası tecrübelerimi onlarla paylaşmak istiyorum. Bu konuyla ilgili Altyapı Sorumlusu Şenol Çorlu abi ile yakın zamanda görüşmek istiyorum.
- Taraftarımız için neler söylemek istersin?
- Katkıları çok büyük, bu şekilde devam etmelerini istiyorum. Her oyuncu sahaya galibiyet için çıkar, bazen geri düşüyoruz veya maç berabere oluyor. O anda sahneye çıkarak takımlarına sahip çıkmaları gerek. Futbolcuyu motive etmeleri lazım. Taraftarımız müthiş destek veriyor. Kadıköy'e kim gelirse gelsin, herkes taraftardan bahsediyor. Turu geçtiğimiz o müthiş Sevilla maçında da taraftarımız bizi oralarda bile asla yalnız bırakmamıştı. Fenerbahçe seyircisinin büyüklüğü burada çok iyi bir şekilde ortaya çıkıyor. Burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum. Ben oyuna girdiğimde hepsi benden gol bekliyor. Ben de onlara müjdeyi vereyim, 'Gollerimin devamı gelecek.. Bekleyin…'
MaTeJa KeZMaN:Mateja Kezman sezonun sona ermesinin ardından DHA'ya konuştu.
Fenerbahçe'nin Sırp futbolcusu Mateja Kezman sezonun sona ermesinin ardından DHA'ya konuştu.
Geçen sezon İspanya'nın Atletico Madrid takımından, Fenerbahçe'ye transfer olan ve geldiği günden bu yana her zaman sarı lacivertli takımda en çok konuşlan isim olan Mateja Kezman, Fenerbahçe'de geçirdiği 2 sezon ve gelecek ile ilgili düşüncelerini açıkladı..
DHA ekibini Kandilli'deki evinde ağırlayan Sırp yıldız, merak edilen bir çok soruya da açıklık getirdi. Yeni sezonda takımda kalacak mı, Brezilyalı futbolcular ile problemi var mı, Galatasaray maçı sonrası Samandıra'da yaşanan olayların ardından neler yaşadı, Türkiye'de de en çok hangi forvet ile beraber oynamak istiyor gibi bir çok soruya Sırp yıldız çok açık ve net cevaplar verdi.
İşte Mateja Kezman'nın açıklamaları...
-Fenerbahçe bu sezon nasıl bir sezon geçirdi?. SSence Şampiyonluğun kaybedilmesindeki ana sebep neydi?
"ŞAMPİYONLUĞU KAYBETMEMİZİN ANA SEBEBİ OLARAK ŞAMPİYONLAR LİGİ'NDE ÇOK FAZLA ENERJİ HARCAMAMIZI GÖSTEREBİLİRİM"
"AVRUPA'DA FENERBAHÇE ÇOK İYİ BİR İSİM YAPTI. TÜRK FUTBOLU İÇİN DE ÇOK ÖNEMLİ BİR BAŞARI ELDE ETTİ VE BUNUNLA HEPİMİZ, TÜM TAKIM GURUR DUYUYORUZ"
"Bence iyi bir sezon geçirdik. Şampiyonluğu kaybetmemizin ana sebebi olarak Şampiyonlar Ligi'nde çok fazla enerji harcamamızı gösterebilirim. Avrupa'da tarihi bir şans ve başarı yakaladık. Bu yüzden Türkiye ligi belki ikinci planda kalmış olabilir. Her yıl şampiyon olamazsınız. Beşiktaş ve Galatasaray da güçlü takımlar. Fenerbahçe son dönemde Türkiye Liginde de çok başarılıydı. Ama ikinci olup Şampiyonlar Ligi şansını yakalamakta çok önemli. En önemlisi Avrupa'da Fenerbahçe çok iyi bir isim yaptı. Türk futbolu için de çok önemli bir başarı elde etti ve bununla hepimiz, tüm takım gurur duyuyoruz"
-Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'ndeki başarısı sence dışarıda nasıl algılandı?
"TÜRKİYE'YE GELMEDEN ÖNCE GALATASARAY'IN FENERBAHÇE'DEN DAHA BÜYÜK OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORDUM. AVRUPA'DA GÖRÜŞ BU YÖNDEYDİ"
"Türkiye'ye gelmeden önce Galatasaray'ın Fenerbahçe'den daha büyük olduğunu düşünüyordum. Avrupa'da görüş bu yöndeydi. Galatasaray, UEFA Kupasını kazandı. Şampiyonlar liginde çok iyi maçlar çıkardı. Avrupa'da yaşadığınız zaman Galatasaray'ın Fenerbahçe'den daha büyük olduğunu düşünüyordunuz. Ama buraya geldiğimde bunun tam tersi olduğunu gördüm. Fenerbahçe çok büyük bir kulüp, çok güçlü ve en fazla taraftara sahip olan klüp. Biz Avrupa'daki Galatasaray lehine olan durumu bu sene değiştirdik. Avrupa'daki arkadaşlarım ve bir çok kişi artık Fenerbahçe'nin Türkiye'nin en büyük kulübü olduğunu söylüyor. Herkes Fenerbahçe'nin bu seneki başarısından söz ediyor ve Fenerbahçe'nin Türkiye'nin en büyük kulübü olduğu görüşünde birleşiyor. Arkadaşlarımla konuştuğumda Avrupa'da Fenerbahçe'nin başarısı konuşuluyor"
-Fenerbahçe'de 2 sezonu geride bıraktın. Bu iki sezon boyunca çok fazla eleştirildin. Nleer yaşadın bu döneam boyunca?
"BU KULÜBÜN BİR PARÇASI OLDUĞUM İÇİN ÇOK GURURLUYUM. ÇOK BÜYÜK KULÜPLERDE OYNADIM AMA FENERBAHÇE OYNADIĞIM KULÜPLER İÇİNDE EN BÜYÜĞÜ DİYEBİLİRİM"
"PARTİZAN'DA İDOLDÜM. BENİ HALA ÇOK SEVİYORLAR. PSV'DE DE ÇOK SEVİLDİM AMA BURADA OLDUĞU KADAR HİÇBİR YERDE TARAFTAR TARAFINDAN BU KADAR SEVİLMEMİŞTİM"
"Bu kulübün bir parçası olduğum için çok gururluyum. Çok büyük kulüplerde oynadım ama Fenerbahçe oynadığım kulüpler içinde en büyüğü diyebilirim. Taraftarlar, şehrin atmosferi, stad ve daha bir çok sebebe dayanarak bunları söylüyorum. Hayatım boyunca bunun gururunu yaşayacağım. Fenerbahçe kulübünün bir parçası olmak benim için gururu verici. Burada hiç bir pişmanlığım yok. Fenerbahçe için çok fazla şey yaptığımı düşünüyorum. Ayrıca, taraftar ile çok iyi bir iletişimim var. Taraftar bizim için çok önemli. Herşeyi çok iyi anlıyorlar. Başlangıçta benim için Türkiye çok zor geçti. Ama son 6 ayda buraya çok alıştım. Başta medya ile problemlerim oldu. Ama bu sorunun da ortadan kalktığını düşünüyorum. Tamamen buraya alıştığımı söyleyebilirim. Kim olduğumu ve nasıl bir oyuncumu olduğumu sön dönemde gösterdiğimi düşünüyorum. Ben bu kulübü seviyorum. Burada mutluyum. 2 yıl daha kontratım var. Partizan'da idoldüm. Beni hala çok seviyorlar. PSV'de de çok sevildim ama burada olduğu kadar hiçbir yerde taraftar tarafından bu kadar sevilmemiştim. Fenerbahçe taraftarı beni gerçekten seviyor, bunu hissedebiliyorum. Kalbimle oynuyorum. Ailem, ben ve çocukların burada çok mutluyuz"
-Mateja, sezon sonu takımdan ayrılacağın konusunda haberler var. Yönetm ile bir görüşmen olacak mı?. Gelecek sezon Fenerbahçe'de kalacak mısın?
"UMARIM KALIRIM. BURADA KALMAYI İSTİYORUM. ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE OTURUP KONUŞACAĞIZ. AMA BU GÖRÜŞME MATEJA, KALACAK MI GİDECEK Mİ DEĞİL SADECE GERİDE KALAN SEZONU KONUŞUP GÖRÜŞ ALIŞVERİŞİNDE BULUNACAĞIZ. İLERİSİ İLE İLGİLİ PLANLARI KONUŞACAĞIZ. BU GÖRÜŞME NORMAL BİR GÖRÜŞME OLACAK"
"Umarım kalırım. Burada kalmayı istiyorum. Beni seven insanları hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. Ligin ikinci yarısında insanlar performansımı gördü. Yöneticiler ile sık sık görüşüyoruz. Bana yardımcı oluyorlar. Tüm oyunculara da öyle, takımdaki herkese yardımcı oluyorlar. Ama doğal olarak önümüzdeki günlerde oturup konuşacağız. Bu her kulüpte olduğu gibi bir görüşme olacak. Geçmiş sezon değerlendirip gelecek ile ilgili planları konuşacağız. Bu görüşme Mateja, kalacak mı gidecek mi değil sadece geride kalan sezonu konuşup görüş alışverişinde bulunacağız. İlerisi ile ilgili planları konuşacağız. Bu görüşme normal bir görüşme olacak. İyi ilişkilerimiz sürecek. Taraftarı çok seviyorum. Bana sabır gösterdiler. Saygı gösterdiler. Beni çok seviyorlar. Kalsam da gitsem de her zaman onların benim kalbimde olacağını söylemek istiyorum. Çok mutluyum burada olduğum için"
-Avrupa'da birçok ülkede oynadın. Türkiye ve Avrupa rasındaki farklar nelerdir?
"TÜRKİYE'DE GELECEK VE GEÇMİŞİNİZ YOK. SADECE BUGÜN VAR. AVRUPA'DA İNSANLAR SİZİN KARİYERİNİZE BAKIP SABIR GÖSTEREBİLİYORLAR. BURADA İKİNCİ BİR ŞANS ÇOK FAZLA VERİLMİYOR. AMA BUNLARI ÇOK FAZLA DÜŞÜNMEMEYİ ÖĞRENDİM. BUNLARIN HEPSİNİ AŞTIM"
Şampiyonluğa oynayan her kulüpte oynamak zordur. Ben şanslı veya şanssızım bunu bilemiyorum ama hep şampiyonluğa oynayan takımlarda oynadım. Sırbistan'da, Hollanda'da İngiltere'de hep böyle oldu. Chelsea'de mutlaka şampiyon olmak zorundaydınız. Gerçekten baskı yüksekti. Ama takım olarak çok iş yaptık ve şampiyon olduk. Türkiye'de de aynı şekilde. Fenerbahçe büyük kulüp. İkincilik kesinlikle kabul edilmiyor. Türkiye'de gelecek ve geçmişiniz yok. Sadece bugün var. Avrupa'da insanlar sizin kariyerinize bakıp sabır gösterebiliyorlar. Burada ikinci bir şans çok fazla verilmiyor. Ama bunları çok fazla düşünmemeyi öğrendim. Bunların hepsini aştım. Şu an hiçbir problemim kalmadı. Medyanın da beni anladığını düşünüyorum. Artık burada yaşamak ve oynamak benim için daha kolay.
-Galatasaray veya Beşiktaş'tan teklif alsan kabul eder misin?
"FENERBAHÇE DIŞINDA TÜRKİYE'DE BAŞKA BİR TAKIMDA OYNAMAM"
"PSV'DE OYNARKEN AJAX BENİ İSTEDİ AMA GİTMEDİM"
"Fenerbahçe dışında Türkiye'de başka bir takımda oynamam. Bu benim prensibim. Bir ülkenin iki büyük ve rakip ekibinde oynayamam. Hollanda'da PSV'de oynarken Ajax beni istedi ama gitmedim. Türkiye'de Fenerbahçe'nin futbolcusuyum. Ben Türkiye'de başka bir kulüpte oynadığımı düşünemiyorum. Fenerbahçe kalbimin bir parçası"
-Kaybedilen Galatasaray maçı sonrası bir grup taraftar ile aranda gerginlik oldu. Olayı anlatır mısın? Ayrıca arabayı neden durdurma ihtiyacı hissetin?
-SAMANDIRA'DAKİ SALDIRI..
"BEN KİMSEDEN KORKMAM. SADECE ALLAH'TAN KORKARIM"
"ONLAR TARAFTAR DEĞİLDİ, SARHOŞLARDI. BANA SALDIRMADILAR. SADECE AGRESİFTİLER. ÜZERİMDE FENERBAHÇE EŞOFMANI VARDI VE BUNA UYGUN HAREKET ETTİM. ONLARIN DA BU FORMAYA SAYGI GÖSTERMESİ GEREKİRDİ. BEN O İNSANLARI FENERBAHÇE TARAFTARI OLARAK GÖRMÜYORUM"
"Ben kimseden korkmam. Sadece Allah'tan korkarım. Bu yüzden arabayı durdurdum. Problemin ne olduğunu anlamaya çalıştım. Galatasaray maçında da iyi oynadığımı düşünüyordum. Onlar taraftar değildi, sarhoşlardı. Bana saldırmadılar. Sadece agresiftiler. Bana vursalardı bu onların problemiydi. Kavga etmekten korkmam. Üzerimde Fenerbahçe eşofmanı vardı ve buna uygun hareket ettim. Onların da bu formaya saygı göstermesi gerekirdi. Ben o insanları Fenerbahçe taraftarı olarak görmüyorum. Olayın ardından çok fazla destek gördüm. Maesajlar geldi, telefonlar geldi. Eşimde bana çok destek oldu. O görüntü Türk futbolu için iyi değildi ama bu sadece Türkiye'de olmuyor. İspanya'da Atletico'da oynarken bu tip bir olay olmuştu. Taraftarlar bazı futbolcuların arabasına zarar vermişti. Çok agresif bir taraftar topluluğuydu. Bu tabiiki iyi bir olay değil. Bu yüzden bazı futbolcular takımdan ayrıldı. Bir daha olacağını düşünmüyorum. Bu tip olaylar büyük isimlerin kaybedilmesine sebep olabilir. Fenerbahçe futbolcusu her zaman saygıyı hak ediyor"
-Takım, Brezilyalı ve Türk futbolculardan oluşuyor. Bu tabloda aslında tek yabancı futbolcu gibisin takımda. Bu senini için bir sorun teşkil etti mi? Alex başta olmak üzere Brezilyalı ve Türk futbolcular sorunların oldu mu? Alex ile uyum konusunda başlangıçta sıkıntı çektin mi?
"KENDİMİ YARI BREZİLYALI YARI TÜRK HİSSEDİYORUM"
"İLK KEZ ALEX TİPİ BİR OYUNCU İLE OYNADIM. KENDİ OYUN TARZIMI BU YÜZDEN BİRAZ DEĞİŞTİRDİM. ALEX BANA SAYGI GÖSTERİYOR ÇÜNKÜ ONUN İÇİN SAHADA NE KADAR ZOR İŞLER YAPTIĞIMI BİLİYOR. ONA HER SANİYE YARDIMCI OLUYORUM. BENDE ONA SAYGI GÖSTERİYORUM. BENİM GOL ATMAMA YARDIMCI OLUYOR. TAKIMIN BU KADAR İYİ YERLERE GELMESİNDE KATKISI BÜYÜK"
"ÇOK FAZLA GOL ATMAK DEĞİL 1 TANE KRİTİK GOL ATMAK DAHA ÖNEMLİ"
"Kendimi yarı Brezilyalı yarı Türk hissediyorum. İspanyolca konuştuğum için Portekizceyi anlayabiliyorum. Takımdaki Brezilyalı oyuncular da İspanyolca'yı anlayabiliyor. Türk oyuncularla da çok iyi anlaşıyorum. Sonuç olarak hem Türk hem de Brezilyalı futbolcular ile çok iyi zaman geçiyorum ve anlaşıyorum. Bana saygı gösteriyorlar ve beni seviyorlar. Alex ile de çok iyi anlaşıyoruz. İlk kez Alex tipi bir oyuncu ile oynadım. Daha önce PSV'de Hasselink, Chealsea'de Drogba ve Atletico'da Fernando Torres ile beraber oynadım. Bu üç oyuncu da fiziği kuvvetli, mücadeleci oyunculardı. Alex bu 3 isimden de farklı özelliğe sahip. Daha yetenekli ve topla çok daha etkili bir oyuncu. Kendi oyun tarzımı bu yüzden biraz değiştirdim. Alex bana saygı gösteriyor çünkü onun için sahada ne kadar zor işler yaptığımı biliyor. Ona her saniye yardımcı oluyorum. Bende ona saygı gösteriyorum. Benim gol atmama yardımcı oluyor. Takımın bu kadar iyi yerlere gelmesinde katkısı büyük. Ben takım oyuncusuyum. Zaman zaman medya aramızda problem varmış gibi gösteriyor. Takım arkadaşlarım ve hocamdan memnunum. İşimin zor olduğunu biliyorum ama kabul ediyorum. Bu takımın bir parçası olmak benim için yeterli. Çok fazla gol atmak değil 1 tane kritik gol atmak daha önemli. Kıskanç değilim. Takım her zaman daha önemli"
-Alex'in Avrupa'da oynamasının zor olduğu görüşleri hakim. Sen Avrupa tecrübesi fazla olan bir oyuncusun Alex sence Avrupa'da oynayabilir mi?
"ALEX, BÜYÜK OYUNCU. SADECE FUTBOLU BIRAKTIĞI ZAMAN AVRUPA'DA OYNAMADIĞI İÇİN BELKİ BİRAZ BURUK OLABİLİR. AMA İLERİDE ÇOCUKLARINA GÖSTERECEK ÇOK FAZLA BAŞARISI VAR"
Ben bu görüşlere katılmıyorum. Alex, büyük oyuncu. çok iyi oyunlar çıkardı Avrupa maçlarında. Derbilerde de çok iyiydi. Burada çok mutlu. İyi bir kontratı var. Bende onun yerinde olsam kulübümü değiştirmezdim. Ailesi burada mutlu. Bu kulüple 3 kez şampiyon oldu.Takım kaptanı herkes onu seviyor. Sadece futbolu bıraktığı zaman Avrupa'da oynamadığı için belki biraz buruk olabilir. Ama ileride çocuklarına gösterecek çok fazla başarısı var"
-Peki ya Semih. Bir anlamda aslında birbirinize rakip durumdasınız. Semih ile nasıl anlaşıyorsun?
"SEMİH İLE ÇOK FAZLA YANYANA OYNAMADIM. ÜZGÜNÜM. BİRBİRİMİZİ İYİ HİSSETTİĞİMİZİ VE TAMAMLADIĞMIZI DÜŞÜNÜYORUM. ANTREMANLARDA BUNU ÇOK NET GÖRDÜM. AMA MAÇLARA BERABER BAŞLAYAMADIĞIMIZ İÇİN ÜZGÜNÜM"
"ŞİMDİ İŞİ DAHA ZOR. İYİ MAÇLARI DEVAM ETTİRMEK ZORUNDA. ŞİMDİ DAHA FAZLA BASKI HİSSEDECEK"
"Semih ile çok fazla yanyana oynamadım. Üzgünüm. Birbirimizi iyi hissettiğimizi ve tamamladığmızı düşünüyorum. Antremanlarda bunu çok net gördüm. Ama maçlara beraber başlayamadığımız için üzgünüm. Birbirimizden çok farklı oyuncularız. Bu yüzden tamamlıyoruz birbrimizi. Onun için çok mutluyum. Gol kralı oldu. Başta Zico olmak üzere hepimiz onunla gurur duyuyoruz. Umarım böyle devam eder. Hayatındaki en iyi sezonu geçirdi. Onu rakibim olarak değil iyi bir arkadaşım olarak görüyorum. Şimdi işi daha zor. İyi maçları devam ettirmek zorunda. Şimdi daha fazla baskı hissedecek. Onu seviyorum. Birbirimizden çok iyi şeyler öğrendiğimizi düşünüyorum. Ben sabırlı olmayı öğrediğimi söylebilirim. İyi bir karakteri var. Çok profesyonel ne kadar oynarsa oynasın hiç problem etmiyor. İyi arkadaşız. Eşi Yugoslavya'dan. Kendisi de biraz Yugoslavca konuşabiliyor. Arada Yugoslavca şakalar yapıyoruz birbirimize. Bana yugoslav yemekleri getiriyorlar. İkimiz de birbirimizden çok şeyler öğreniyoruz. Aramızda iyi bir bağ var"
-Zor günler geçirdin. Peki hiç Fenerbahçe'den ayrılmayı düşündün mü ?
"HİÇ BİR ZAMAN FENERBAHÇE'DEN AYRILMAYI DÜŞÜNMEDİM"
"Hiç bir zaman Fenerbahçe'den ayrılmayı düşünmedim. Eğer iyi bir kariyerim olmasaydı bu kadar baskı olmazdı. Zaten bu yüzden baskı oluyor. Bu baskıyı pozitif olarak kabul ediyorum. Bu benim daha ileriye gitmemi sağlayacak. Nereye gidersem gideyim herkes Kezmandan bahsedecek. Bu normal"
-2 sezon boyunca unutamadığın maçlar hangisi?
"SEVİLLA MAÇI HEPİMİZ İÇİN ÇOK ÖNEMLİYDİ. O MAÇ HAYATIMIZDA ÇOK ÖNEMLİ BİR YERE SAHİP"
"Unutamadığım maçlar arasında Galatasaray'a karşı ilk golü attığım maçı söyleyebilirim. Taraftarların dediği gibi gerçek Fenerbahçeli oldum. Beşiktaş'a karşı attığım gol de öyle. Ama hepimiz için Sevilla maçı çok önemliydi. O maç hayatımızda çok önemli bir yere sahip"
-Peki ya kötü hatırıların?
"EN KÖTÜ HATIRALARIM İSE ANKARAGÜCÜ VE MANİSA MAÇLARINDA GÖRDÜĞÜM KIRMIZI KARTLARDI. BUNLARI HAKETMEDİĞİMİ DÜŞÜNÜYORUM"
"En kötü hatıralarım ise Ankaragücü ve Manisa maçlarında gördüğüm kırmızı kartlardı. Bunları haketmediğimi düşünüyorum. Ayrıca ligin son haftalarında oynadığımız ve kaybettiğimiz Galatasaray maçı da beni oldukça üzdü. Çünkü biliyoruz ki biz onlardan daha iyi bir takımız"
-Yugoslavya savaşının ardından Sırplara dünyanın her yerinden olduğu gibi tepkiler oldu. Türkiye'den de öyle. Sana ırkçılık yapıldığı gibi söylemler yer almıştı senin ağzından. Bunlarda medyada yer aldı. Gerçekten öyle mi?
"BEN MİLLİYETÇİ DEĞİLİM"
"Ben böyle bir şey söylemedim. Herşeyden önce Milliyetçi değilim. Eski Yugoslavya'da bir çok arkadaşım var. Geçmişte olan olaylar tamamen politik şeyler. İnançlı biriyim. Dinim ile ile gurur duyuyorum. Dinim bana tüm dinlere ve herkese saygı göstermeyi öğretti. Her hangi bir dine inanabilirsiniz ama önemli olan kalbiniz. İstanbul'da bununla ilgili olumsuz anlamda hiçbir şey hissetmedim. Burada yaşayan YBoşnaklarda bana yardımcı oluyor. Herkes elinden geldiğince bana yardımcı oluyor"
-Türkiye'de en beğendiğin futbolcular kim?
"GALATASARAY'DAN ARDA'YI BEĞENİYORUM. ÜMİT KARAN'DA ÇOK GÜÇLÜ BİR FUTBOLCU TEHLİKELİ BİR OYUNCU. DEFANSI YORUYOR, GÜÇLÜ. EĞER ONUNLA OYNAMA ŞANSIM OLSA ÇOK MUTLU OLURDUM. BİZİM SİSTEMİZDE TABİİ Kİ OLMAZ AMA ÇİFT FORVETLİ SİSTEMDE ONUNLA OYNAMAYI İSTERDİM"
"Galatasaray'dan Arda'yı beğeniyorum. Çok genç. Kanatta ve orta sahanının ortasında oynabiliyor. Ümit Karan çok tehlikeli bir oyuncu. Defansı yoruyor, güçlü. Eğer onunla oynama şansım olsa çok mutlu olurdum. Bizim sistemizde tabii ki olmaz ama çift forvetli sistemde onunla oynamayı isterdim. Servet çok teknik değil ama karakterini seviyorum. Makine gibi, tam bir savaşçı. Fenerbahçe'de Deivid büyük gelişme yaptı. Colin'i de unutmamak lazım. Çok oyuncu ile oynadım. Ama bu kadar güç ve yeteneğin birleştiği bir oyuncu görmek çok zor. Eğer kendini geliştirirse çok büyük bir oyuncu olur"
-Eric Gerets, Guus Hiddink ve Mourinho gibi teknik adamlar ile çalıştın. Şimdi de Zico ile çalışıyorsun. Zico sence nasıl bir teknik adam?
"ZİCO BABAMIZ GİBİ"
"HERKES HATA YAPABİLİYOR. BURSA MAÇINDA YEDEK OYUNCULAR İLE ÇIKTIK AMA BU ZİCO'NUN DİĞER OYUNCULARA OLAN SAYGISINI VE GÜVENİNİ GÖSTERDİ"
"Zico bizim babamız gibi. Elde ettiği sonuçlar Zico'nun başarısını ortaya koyuyor. Kulüp tarihine geçti. Çok soğukkanlı. Arkadaş gibi yaklaşıyor bize. Kendini çok fazla geliştirdi. İleride Avrupa'da büyük kulüplerde de çalışabileceğini düşünüyorum. Bana çok güveniyor. Her zaman en zor durumlarda bana hep destek oldu. Herkes hata yapabiliyor. Bursa maçında yedek oyuncular ile çıktık ama bu Zico'nun diğer oyunculara olan saygısını ve güvenini gösterdi"
-Takımdaki yakın arkadaşlarında biri Appiah, Şu anda İtalya'da hastalığı sebebiyle tedavi oluyor. Eğer iyi bir Appiah olsaydı, Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'nde Finale çıkabilir miydi?
"APPİAH'IN GİDİŞİ İLE ÇOK ŞEY KAYBETTİK"
"Appiah'ın gidişi ile çok şey kaybettik. Appiah ilk yılında çok iyiydi. Sonra çok şanssız bir dönem geçirdi. Sakatlıklar yaşadı, şimdi de hastalığı var. Onun için üzüldüm. Appiah'a destek ve şans vermek gerektiğini düşünüyorum. Bize döndüğünde mutlaka katkı sağlayacaktır. Kulüp doğal olarak ondan faydalanamayacağını görünce, yerine transfer yaptı. Kazanmaya odaklı, her teknik adamın kadrosunda görmek istediği bir oyuncu. Appiah bir şansı daha hak ediyor"
-Aziz Yıldırım ile ilgili düşüncelerin?
"AZİZ YILDIRIM ÇOK GÜÇLÜ BİRİ. BAZEN DEVLET BAŞKANINDAN DAHA POPÜLER OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"
Aziz Yıldırım çok güçlü. O pozisyonda birinin güçlü olması gerekir. Bazen devlet başkanından daha popüler olduğunu düşünüyorum. Bu kolay bir şey değil. Milyonlarca insan onu seviyor. Çok saygı gösteriyorum. Benim yanımdaydı. İkinci yarıda attığım goller ile onu memmnun ettiğimi düşünüyorum.
-Peki İstanbul'u nasıl buluyorsun. Burada ailenle günlerin nasıl geçiyor?
İSTANBUL'A GELMEDEN ÖNCE İSTANBUL'UN BU KADAR GÜZEL BİR ŞEHİR OLDUĞUNU TAHMİN ETMİYORDUM. AMA TRAFİK BÜYÜK PROBLEM"
"İstanbul'da günlerimizi genellikle ailemle evimizde geçiriyoruz. İstanbul'da çok fazla trafik var. Zaman zaman uçan bir balonla bir yerden bir yere gitmemiz konusunda espriler bile yapıyoruz. İstanbul'da Bağdat caddesi, Nişantaşı gibi güzel yerler var. En az Avrupa'daki büyük şehirler kadar iyi restauranlar var, hatta daha iyileri var. Kiliseye gidiyorum. Burası ülkeme çok yakın, uçak ile bir buçuk saatte gidebiliyorum. Buraya gelmeden önce İstanbul'un bu kadar güzel bir şehir olduğunu tahmin etmiyordum"
21 Mayıs'ta Şampiyonlar Lig Finalinde eski takımın Chelsea ile Liverpool karşı karşıya gelecek sence hangi takım daha şanslı?
"ŞAMPİYONLAR LİGİNİ CHELSEA'NİN KAZANMASINI İSTİYORUM"
"Moskova'daki final maçınca favorim Chelsea. Orada kardeşlerim, arkadaşlarım var. Umarım kazanırlar. Baskıyı atmak için bu kupayı almarı gerekiyor"
-Şu an yorumculuk yapan bazı eski Fenerbahçeli futbolcular tarafından eleştiriliyosun. Bununla ilgili düşüncelerin neler?
"ÇOCUKLUĞUMDA SAHAMIZ YOKTU, TOPUMUZ YOKTU, AYAKKABIMIZ YOKTU. ZORLUKLAR ÇEKTİK. İLERLEYEN ZAMANDA CHEALSEA TAKIMINA KADAR YÜKSELDİM. BU GERÇEKTEN İNANILMAZ BİR DUYGU. AMA BAZI İNSANLAR BUNU ANLAMIYOR. KOMPLEKSLERİ VAR"
BABAM YUGOSLAVYA BİRİNCİ LİGİ'NİN EN İYİ KALECİLERİNDENDİ AMA AYNI ZAMANDA GECELERİ TAKSİCİLİK YAPIP BİZE BAKMAYA ÇALIŞIYORDU.
"BEN KİMSEYİ YARGILAMIYORUM. BİZİ SADECE TANRI YARGILAYABİLİR"
"Herkesin saygı göstermesi lazım birbirine. Ne iş yaptığınız önemli değil. Çocukluğumda sahamız yoktu, topumuz yoktu, ayakkabımız yoktu. Zorluklar çektik. İlerleyen zamanda Chealsea takımına kadar yükseldim. Bu gerçekten inanılmaz bir duygu. Ama bazı insanlar bunu anlamıyor. Kompleksleri var. Futbolda artık bugün daha fazla para var. Babam Yugoslavya birinci liginin en iyi kalecilerindendi ama aynı zamanda taksicilik yapıp bize bakmaya çalışıyordu. Ama o zaman futbolda çok para yoktu. Ben kimseyi yargılamıyorum. Beni ve bizi sadece tanrı yargılayabilir. Ben herkese saygı duyuyorum"
-Ve son olarak Tuncay'ı sormak istiyor. Geçen sezon beraber oynadınız. Bu sezonun başın da da Tuncay İngiltere'ye transfe oldu. Sence Tuncay İngiltere'ye giderek doğru seçim yaptı mı?
"TUNCAY BENCE İNGİLTERE'YE GİDEREK DOĞRU KARAR VERDİ"
Tuncay bence İngiltere'ye giderek doğru karar verdi. Çünkü bu tip fırsatlar çok fazla çıkmaz ve bunu değerlendirmesi gerekir. Birden çok büyük kulüplerde oynamak çok zordur. Yavaş yavaş, basamak basamak çıkmak gerekir. Başta zorluk çekti ama şu an iyi gidiyor. Belki İngiltere'ye giderek zoru seçti ama nasıl olsa Türkiye'de ona talip olacak bir çok takım var"